Songül Demir/Dış Ticaret

Tarih: 22.12.2025 12:24

Yorgunluğun Dürüst Hali

Facebook Twitter Linked-in

> Ne beyân-ı hâle cüret,
ne figana takatim var.
Ne recâ-yı vasla gayret,
ne firaka kudretim var.
— Fuzûlî

Sessiz, derin ve onurlu bir çöküştür.

İnsan her zaman konuşarak anlatamaz kendini. Bazen kelimeler fazla gelir, bazen de yetersiz. İşte tam o yerde suskunluk başlar. Ama bu suskunluk boş değildir; aksine, en ağır duyguların barınağıdır. Fuzûlî’nin dizelerinde olduğu gibi… Ne hâlini anlatacak cesaret kalmıştır, ne de feryat edecek güç. İnsan, acının ortasında durur; ne ileri gidebilir ne geri dönebilir.

Bu bir vazgeçiş değildir. Yanlış anlaşılmasın. Bu, yorgunluğun en dürüst hâlidir. İstememenin değil, artık istemeye mecali kalmamanın hâlidir. Kavuşmaya dair umut da tükenmiştir, ayrılığa direnmeye de kuvvet yoktur. İki uç arasında asılı kalmış bir ruhun sessiz bekleyişidir bu.

Modern insan bu hâli pek sevmez. Çünkü çağımız çözüm ister, hız ister, cevap ister. “Anlat”, “konuş”, “paylaş” der durur. Oysa bazı hâller vardır ki paylaşıldıkça hafiflemez; aksine daha da dağılır. İnsan o zaman içine çekilir, susar. Ve bu susuş, bir kaçış değil, bir korunma biçimidir.

Fuzûlî’nin yaptığı da tam budur. Bağırmaz, isyan etmez, kendini acındırmaz. Sadece durum tespiti yapar. Ne yapamadığını söyler. Bu kadar. Ve belki de bu yüzden bu beyit asırlardır canlıdır. Çünkü herkesin hayatında, en az bir kez, tam olarak böyle hissettiği bir an olmuştur.

Ne isteyecek hâli kalmıştır insanın,
ne vazgeçecek gücü.
Ne beklemek anlamlıdır,
ne gitmek mümkündür.

İşte bu noktada suskunluk bir yenilgi değil, bir duruştur. Kendini kandırmamaktır. Olduğu yerde durup “şu an buyum” diyebilmektir. Ne fazlası, ne eksiği.

Belki de olgunluk tam olarak budur:
Her duyguyu çözmeye çalışmamak.
Her acıyı adlandırma telaşına düşmemek.
Ve bazı hâllerin, sadece yaşanıp geçmesine izin vermek.

Çünkü insan, bazen en çok sustuğunda kendine sadık kalır.
Sessiz, derin ve onurlu bir çöküştür aslında.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —