Sosyal Medyanın Götürdükleri: Farkında Olmadan Neleri Kaybediyoruz?
İletişim teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte, yeni medya ve sosyal medya insanlara karşılıklı etkileşim imkânı sundu. Bilgiye erişim kolaylaştı, bireyler içerik üreten ve tüketen bir enformasyon döngüsünün parçası hâline geldi. Ancak bu hızlı dönüşüm, beraberinde ciddi sorunları da getirdi.Sosyal medya, iletişim alışkanlıklarımızı kökten değiştirirken, bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdığı kadar onu çarpıttı da. Artık hakikate ulaşmak zorlaştı; çünkü enformasyon, çoğu zaman manipülasyona açık ve gri bir alanda var oluyor. Bilginin en hızlı yayıldığı bu platformlarda, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmek her geçen gün güçleşiyor.Sosyal medyanın belki de en büyük kayıplarından biri hoşgörü oldu. İnsanlar, benmerkezci bir yaşam tarzını benimserken empati yetisini kaybetmeye başladı. Eskiden toplumsal dayanışma duygusuyla hareket eden bireyler, bugün başkalarının acılarını bile bir "içerik" malzemesi olarak tüketiyor. Ölüm, trajedi ve mahremiyet gibi kavramlar, artık sosyal medyada "beğeni" ve "etkileşim" kazandıran unsurlar hâline geldi.Ahlaki değerler de bu süreçte dönüşüme uğradı. Görgü kuralları, sosyal medyanın dinamiklerine göre yeniden şekillendi. İnsanlar, yemeklerini paylaşarak bir tatmin arayışına girerken, bunu sorgulayanlar "eski kafalı" olarak nitelendirildi. Mahremiyet algısı silikleşti; özel hayat, bilinçli ya da bilinçsizce sergilenen bir gösteriye dönüştü.
Belki de en büyük kaybımız zaman oldu. Sosyal medya algoritmalarının bize özel olarak sunduğu içerikler içinde kaybolurken, gerçekte ne kadar vakit harcadığımızın farkına bile varamıyoruz. Hız ve haz çağında yaşıyoruz; her şeyi çabuk tüketiyor, çabuk unutuyoruz. En trajik olanı ise sosyal medyanın bize neler yaptığını dahi unutarak bu döngünün içinde savrulmaya devam etmemiz.
Peki, çözüm ne? Bu noktada, bilinçli kullanıcılar her zamankinden daha önemli hâle geliyor. Sosyal medyanın sunduğu imkânları akıllıca kullanmalı, bilgi kirliliğine karşı duyarlı olmalı ve eleştirel düşünme becerimizi geliştirmeliyiz. Aksi takdirde, bu dijital çağın en büyük kaybedeni yine biz olacağız..
