Sesimi Duyan Var mı? Bugün günlerden çaresizlik, kimsesizlik,sessizlik… 6 Şubat 2023, saatler 04.17'yi gösteriyor. Acının zamanı, acının tarihi, acının saati olur mu bilmiyoruz. Ama bir gerçeği biliyoruz: O gün, tarifsiz bir asrın felaketinin en kötüsünü yaşadık. Bazı evlerin ışıkları bir daha hiç yanmadı, sevdiklerimize ulaşamadık, kayıplarımızı dahi tam olarak sayamadık. Aradan geçen zamana rağmen hâlâ sarılamayan yaralarımız var, hâlâ çok üşüyoruz. 6 Şubat, hafızalarımıza kazınmış en uzun ve en karanlık gün olarak kaldı. O gün, yetişemediğimiz, yetemediğimiz, çaresizliğin en derinini hissettiğimiz bir gündü. Ve kulaklarımızda yankılanan o çaresiz çığlık: “Sesimi duyan var mı?” Peki, gerçekten sesimizi duyan oldu mu? Depremin ardından yaşananlar, felaketin sadece doğanın bir sonucu olmadığını, insan eliyle daha da derinleştiğini gösterdi. Acımıza acı ekleyenler oldu: Çadırları parayla satanlar, kamp malzemelerine fahiş fiyatlar koyanlar, en çok ihtiyacımız olduğu anda iletişim ağımızı kesenler… Kendi kaderimize terk edildik. Enkaz altındaki yakınlarımız için mücadele ederken, devasa bir organizasyonsuzluk ve ihmalle karşılaştık. Ve bugün, 6 Şubat yaklaştıkça içimizi aynı korku ve acı kaplıyor. Bu korkuyu bastırmak isteyen bazıları, yaşadıklarımızı ilahi bir cezalandırma gibi anlatmaya çalışıyor: “Çok bozulduk, nankörlük ettik, Allah dur dedi.” Oysa felaketin tek sebebi ahlaki çöküş müydü? Peki ya Japonya’da 7 ve üzeri şiddetinde depremler olduğunda neden kimsenin burnu bile kanamıyor? Onlar bizden daha mı çok “şükrediyor”? Hayır. Fark, akılla, planlamayla önlem alıp almamakta yatıyor. Japonya’da sağlam binalar inşa edilirken, biz hâlâ beton kalitesini sorguluyoruz. Bizde malzemeden çalarak bir günde bir bina inşa ediliyor. Orada devlet, halkını en kötü senaryoya karşı koruyacak tedbirleri alıyor, biz ise aynı hataları tekrar tekrar yapıyoruz. 6 Şubat bize sadece bir doğa olayının yıkıcılığını değil, ihmallerin, rantın ve yönetim eksikliğinin nasıl bir felakete dönüşebileceğini gösterdi. Bundan sonra "Sesimi duyan var mı?" çığlığını duymak istemiyorsak, gerekli önlemleri almak için sorumluların peşine düşmeliyiz. Yapılan her yanlış bir çok cana mâl oluyor.Deprem değil bina öldürüyor.Bu ülkede en ucuz şey insan canı olmamalı bu yüzden yetki verdiğimiz insanların işini hakkı ile yapması önem arz ediyor. Yoksa her 6 Şubat, çaresizliğin ve yalnız bırakılmışlığın yıldönümü olmaya devam edecek.