sanat yaşanmış olan, yaşanan ve yaşanacak olan hayatın ta kendisidir.
hayatın odağında insan vardır ve sanat insanın yaratıcı yeteneğidir.
sanatçı, bu yeteneğin temeline ulaşan kişidir.
o sanatıyla insanı ve evrenin zenginliğini bütün yönleriyle görür yakalar ve yansıtır.
düşünür, düşündürür, sorgular, sorgulatır, insanın kendi benliğini arayıp bulmasını sağlar.
yarına dair yaşanacakları değiştirme gücü verir, ve ufuk kazandırır.
bugün siz değerli gönül dostları ile birlikte "şiir ve şaire bir kaç söz" isimli yazımızı paylaşacağız.
öncelikle şiir ve edbi eserlere ilişkin bir kaç hatırlatma da bulunalım, bilgi dağarcığımızı tazeleyelim.
eski çağlardan beri insanlar duygu düşünce ve hayallerini nazım veya nesir'le ifade etmişlerdir.
nazım; nesirden daha önce ortaya çıktığı için insanoğlunun en eski ifade tarzı olmuştur.
günümüzde nazım ve şiir kelimeri aynı kavramda karışık kullanılır olsada her nazım'ın şiir olmadığını vurgulamakta fayda görüyorum.
nazım'da anlamla birlikte, sesler arasında'ki uyumda büyük bir ehemmiyet teşkil etmektedir.
bu özelliğide onun ezberlenmesinde büyk bir rol oynamaktadır.
en eski ifade tarzı olmasının en büyük sebeplerinden biriside budur.
ilk çağlarda öğrenilmesi gereken bilgiler bu yolla anatılmıştır.
yine islam dininin ve yapılan ibadetlerin daha kolay anlaşılması amacı ile tekke çevrelerinde, her kesimden insanın anlayabileceği açıklıkta
şiirler söylendiğini görüyoruz. hatta bunlar zamanla gelişerek " allahın ahlakı ile ahlaklanma, kendi varlığını allah sevgisi ile eritir, onun emir
ve yasaklarına uyarak sonsuz mutluluğa ulaşmayı ifade eden tasavvuf geleneğinin din-i tasavvuf şiir'i haline dönüştüğünü söyleyebiliriz.
şiir okuyan kişide güzel duygular uyandıran, duygularını harakete geçiren yazım şeklidir.
dizelerden meydana gelir "ölçü ve "kafiye" düzenine bağlı kalınabildiği gibi, birbirlerini tamamlayan serbest tarzıda bulunur.
özellikle günümzde serbest tarzda şiir çalışmaları yaygınlık kazanmıştır.
kafiyeli ve ölçülü şiir yazım tarzında ortaya konan ürünlerin her satırına "mısra" mısralarda ki hece sayısının eşitliğine "ölçü" ahenkli ve akıcılığı sağlayan
öğeyede "kafiye" denilir.
bu kısa hatırlatmanın ardından asıl olan konumuza dönelim.
şiir; okuyan kişide güzel duygular uyandıran, duyguları harakete geçiren, sanatsal değeri yüksek yazım şeklidir demiştik.
her sanatın kendini ifade ediş tarzı, dayanağı vardır.
müzik'te nota; tiyatroda jest ve mimik; resimde renk ve çizgi sanançının dayanağı olurken şiirde imge ve sözcüklerin büyüsü temel dayanaktır.
şair dıştan aldığı duyguları zihninde bir tasarıya dönüştürür, ve bunları hayat dünyasından dışarıya çıkararak topluma mal ederek imgeleme gücünü
sonuna kadar kullanır.
yapmaya çalıştığı tek şey gizli kalanı açığa çıkarmak teşhir etmektir.
imgeleme yetisinde taklit yokur.
öykünmenin olduğu yetide imge oladığı gibi sanatta'da olmaz.
yapılan sanatçılıktır ve sanatçılığın temelinde iyi olanı iyi olanı taklit etme, sahtesini yapma vardır.
imge akıntısına karşı gidilemeyen bir kaynak bir sel gibidir. canlı bir uyku hayel dünyasıdır.ortağı yoktur tek ve özgürdür.
imgeleme gücünün gelişmesi toplumun değişmesine bağlıdır.
imgeleme ile toplum karşılıklı etki tepki içindedir. imgesiz ozan, imgesiz kaşif, mucit hatta devlet adamı dahi olunamaz.
dünyanın ilerlenmesini sağlayan, doğurgan anne imgedir. şairin yüreğinde vucüt bulur, sistemleşir, gelişir ve dünyaya gözlerini açar.
şair, mutluluğu ile kendisi, kendisinin mutluluğu ile hep başkalarının mutsuzluğunu oturtan; "beni" biz" yapan erdemli kişidir.
her zman ve herye olmaya çalışır.
güneşin battığı, ışıkların söndüğü, evlerin ısınmadığı, yanlızlığın inciten acılı zamanlarında bazen karanlık ve dar sokakta yürürken duyulan korkuda,
bazen ölümün soğuk yüzüne karşı duran bir adamın son çırpıışlarında yada çığlık çığlığa bir çoçuğun doğuşunda, yitik bir aşkın öfkeli hallerinde yüzünü gösterir, yüreğini ve inancını bir kandil gibi karanlıkları aydınlatması için ihtiyacı olana sunar. yalnızdır, yalnızlığa mahkum bırakılmıştır.
ama şair yalnızlığını sığınak olarak görmez, o yalnızlığın şiirini yazarken bile topluma karışmak, elini uzatıp kucaklaşmak için bir müminin inziva sabrını gösterir, inzivadan şiiri ile çıkar ve gözlerinde hakka duyulan sevginin kutsal ışığı vardır.
tereddütsüz dinliyelim onları
açtıkları yoldan tefekkürle yürüyelim.
dünyanın karmaşık öykülerini ve görkemlerini, acı ve mutluluğu ölüm ve yaşamı anlatan bilgeyi dinleyelim.
sokakta'ki adamın yalnızlığını anlatacak bize bir dilencinin son feryadını anlatacak bize.
sütü kesilmiş annenin dayanılmaz acısını, sevda uğruna işlenen cinayetleri, yok edişleri.
bizi anlatacak içimizde ki melek ve şeytanı anlatacak. kendimizden korkmadan yüzleşelim kendimizle.........
her insanın bir yanı şair ve bir yanı ozandır, ozan insancıl coşkunluğa alabildiğince geniş bir yol açmakla görevli ameledir.
harcı ve malası dilidir. gizem cümlelerindedir. kalbinden geçenlere aklı yetenler sözcüklerin hızına yetişen ve söz ustası olan ozanlardır.
şairin gözü , duyguları, düşleri, özlemleriyle dolu bu örgüye kendimizi ilmek yapalım
güzellik ordadır,
hayat orada.......
mutluluk ordadır,
gerçek aşk orada.
dinleyelim onları, tüm duyu organlarımızı, bedenimizi harakete geçirecekler dinleyelim çok şey çok şey anlatacaklar bize çok şey....