Ramazan Geliyor: Maneviyat Gösterişin Gölgesinde mi? Geliyor 11 ayın sultanı… Ramazan ayı yaklaştıkça, bu mübarek ayın coşkusunu yüreklerimizde hissetmek imanın bir gereği olarak kabul edilir. Ramazan’da yapılan her ibadet, her hayır, her paylaşım kat kat değerlenirken, son yıllarda bu ayın ruhuna aykırı bir durumla karşı karşıyayız: Ramazan zamları. Yılbaşında büyük indirimler yapılırken, Ramazan geldiğinde fiyatların yükselmesi insanı düşündürüyor. Ramazan, paylaşmanın, dayanışmanın, infak etmenin ayı değil miydi? O halde neden bu kutsal ayın gelişi fırsatçılığa dönüştürülüyor? İndirim yerine bindirimin tercih edilmesi hangi vicdana, hangi ahlaka sığar? Elbette her yıl olduğu gibi bu yıl da "Nerede eski Ramazanlar?" klişesine sığınmak istemiyoruz. Ancak her geçen yıl, bir öncekini aratıyor. Ramazan, paylaşmak demektir, ama biz onu gösteriş ayına çevirmiş gibiyiz. Oruç, bedenimizi ve ruhumuzu temizlerken, biz sanki hiç doymayacakmışız gibi iftar sofralarını bir şölene çeviriyoruz. İftarın ruhu, sadelikte ve paylaşımda saklıyken, sosyal medya paylaşımlarında lüks sofralar yarışına giriyoruz. Jean Baudrillard’ın bahsettiği "Gösteri Toplumu" gerçeğini yaşıyoruz. Gösteriş yapmadan, sadece iyiliği çoğaltmak için iyilik yapsak belki bu döngüyü kırabiliriz. Ancak burada önemli olan, yapılan iyiliğin teşhir edilmesi değil, gönülden gelerek yapılması.Oruç sadece aç kalmak değildir; insanı tamir eder, onarır, sabrı ve şükrü öğretir. Açın halinden tokun anlamasını sağlar. Ramazan ayı boyunca, maddi gösterişin değil, manevi derinliğin peşine düşmek dileğiyle… Kalplerimizde iyiliğin çoğaldığı, gönüllerimizin huzur bulduğu bir Ramazan olması temennisiyle. Sağlıcakla kalın.