Habibe Zengin/Gazeteci

Tarih: 09.04.2025 22:37

Kaybediyoruz...

Facebook Twitter Linked-in

Kaybediyoruz: Her Gün Bir Şeyimizi, Bir Gün Her Şeyimizi!
Yaşadığımız coğrafyada her yeni gün, biraz daha eksilerek başlıyor hayat. Bir yanımız yitip gidiyor; bazen umut, bazen güven, bazen de inanç.
Toplumsal yapının harcı olan güven, yerini derin bir güvensizliğe bırakmış durumda. Artık iyi olmak yetmiyor; algıların yönlendirdiği bir dünyada, kişi kolaylıkla kötü ilan edilebiliyor. Algılar, gerçeklerin önüne geçmiş; birini ötekileştirmek, yalnızca birkaç saniyelik bir niyet meselesine dönüşmüş durumda. İnsanlar, düşüncelerinden ötürü dışlanıyor, eleştiriler ise hainlikle özdeşleştiriliyor. Oysa ki dinlemek –evet, yalnızca dinlemek bile– bu dünyada en haysiyetli duruşlardan biri haline geldi.
Birbirimizi anlamıyoruz. Daha da kötüsü, anlamaya çalışmıyoruz. Siyasal ve sosyal meselelerde adeta birer taraftar gibi saf tutmamız isteniyor. Farklı düşünceler, varoluşlar, yaşam tarzları "bizden" sayılmıyor. Toplum, adeta sürekli bir sınavdan geçiyor; kim hangi tarafta, kim daha sadık, kim daha “bizden”? Bu sorular, kutuplaşmanın derinleşmesine neden olurken, toplumsal barışı da her geçen gün daha da imkânsızlaştırıyor.
Son günlerde yaşanan “boykot” tartışması bunun açık bir yansıması. Bir kesim, ekonomik baskılara karşı tepki göstermenin en demokratik yollarından biri olan tüketim boykotunu desteklerken, bir diğer kesim, bunu hainlik ya da bölücülük olarak etiketliyor. Oysa temel mesele, refahın ortak zeminde nasıl sağlanacağıdır. Yüksek enflasyonla mücadele herkesin derdi değil mi? Market raflarındaki fahiş fiyatlarla yüzleşen yalnızca bir kesim mi? Bu bağlamda boykot, bir vatandaşlık hakkıdır. Ve ilginçtir, geçmişte aynı yaklaşımı savunan siyasal aktörlerin bugün tam tersi bir tutum içinde olmaları, algı ile gerçeğin ne denli ayrıştığını gösteriyor.
Sözün özü, kaybediyoruz. Her gün biraz daha. Biraz umudu, biraz cesareti, biraz vicdanı... Belki de sonunda her şeyimizi kaybedeceğiz. Ama belki de bu gidişatı durdurmanın tek yolu, yeniden birbirimize kulak vermek, ötekileştirmeyi bırakmak ve ortak iyide buluşmak. Çünkü bu memleket, yalnızca bir kesimin değil, hepimizin. Ve bu gemi batarsa, içinde hepimiz varız.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —