İnsan Rüzgarı
Hayat, her birimize görünmez rüzgar gülleri armağan eder. Bu güller, yönümüzü bulmamıza, nereden gelip nereye gittiğimizi anlamamıza yardım eder. Doğduğumuz yer, yetiştiğimiz çevre, ait hissettiğimiz insanlar… hepsi bizim için birer dağ, birer zemin olur. Eğer bu zemin sağlam, bu dağ sarsılmazsa, hayatın rüzgarları ne kadar sert eserse essin, o rüzgar gülü uyumla döner; bizi kendimize yaklaştırır.
Fakat ya baştan beri yanlış bir toprağa tutunduysak? Ya rüzgar gülümüz, hiç ait olmadığı bir dağın yamacında kurulmuşsa? İşte o zaman, hafif bir esinti bile dengemizi bozar. O rüzgar gülü devrilir. Ve biz, her şeyin dağıldığı o anda anlarız: Mesele rüzgarın şiddeti değil, kök saldığımız yerin doğru olup olmadığıdır.
Bir rüzgar gülünü tekrar ayağa kaldırmak mümkündür belki, ama asıl mesele, onu bu kez doğru bir yere yerleştirmektir. İnsan hayatı boyunca, kendi dağına ulaşmak için yol alır. Ve çoğu zaman, yanlış dağlara tırmanır, yanlış toprağa tutunur. Sadece kendine zarar vermekle kalmaz, bazen başkalarının rüzgar gülü olurken, onların da yönünü kaybetmesine neden olur.
Farkında olmadan birilerinin dağı oluruz, ama sağlam duramayız. Sonra bir gün, bizimle birlikte onların da rüzgar gülü susar. Çünkü her insan bir rüzgar gülüdür, ama aynı zamanda bir başkasının yönüdür