İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik düşünebilmesidir. Bir insanı diğer insandan ayıran nokta ise içinde bulunduğu hayatı idrak edebilmesidir. Yaşamın farkında olmaktır. Altında yaşadığı gökyüzünü, üzerine bastığı toprağı, içtiği suyu, aldığı nefesi fark etmektir. Hayatın yoğun temposundan sıyrılıp kimi zaman ya geçmişin yükü altında eziliriz ya da geleceğin kaygısı bir cendere gibi sıkıştırıp durur yüreğimizi. Şu ana odaklanıp içinde bulunduğumuz güzelliklerin farkına varmak neredeyse imkansız gibidir. İşte böyle zamanlarda durup düşünmek gerekir. Ne geçmişin hataları telafi edilir ne de bilinmez geleceğin planı yapılabilir. Sahip olduğumuz tek zaman dilimi şu andır. Öyleyse anda kalmalı ve elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmeliyiz. Bilmeceler sormak, sürekli eksik bir şeylerin peşinde koşmak, dertlere takılıp kalmak yerine devam etmek gerekir. Zamanımız kısıtlı, ömrümüz göz açıp kapayıncaya kadar kısadır. Öyleyse bu kadar kısıtlı olan zamanımızı fındık kabuğunu doldurmayacak birtakım sorunlarla çevrelemek ne kadar mantıklı olur? Burada Peyami Safa'nın şu sözünü hatırlatmak gerekir: "Biraz keyif yahu, vallahi değmez bu dünya…"