"Evim Nerede Bilmiyorum" Ben evimi özledim. Ama evim neresi, bilmiyorum. Duvardan mı duvar, çatısından mı sıcaklık hatırlamıyorum… bilmiyorum. Belki bir ses, belki bir bakış, belki de hiç adını koyamadığım bir huzurdu aradığım. Bildiğim tek şey şu: İçimde bir yer var, sadece "ev" dediğimde kıpırdayan... Bazen bir dostun omzuna yaslandığımda geliyor o his. Bazen Sezen Aksu'nun eski bir şarkısında, kahvenin buharında, ya da hiç tanımadığım birinin gülüşünde. Sanki orası evmiş gibi. Sanki çok önce oradaymışım da şimdi kaybolmuşum gibi. İnsan bazen dört duvar arasında yaşar ama hiçbir zaman “evinde” olmaz. Ve bazen bir gece yürüyüşünde, hiç gitmediğin bir sokakta bulursun kendini: “İşte şimdi biraz eve benziyor…” Ben evimi özledim. Çünkü o huzuru, o “tamamlandım” hissini uzun zamandır hissetmedim. Bir yere değil, bir hisse dönmek istiyorum aslında. Kokusu olan bir huzura, sesi olan bir güvene. Ev... belki de bir kişidir. Belki kendimim, ama eski halim. Belki gelecekteki ben… henüz buluşmadığımız yerde oturmuş beni bekliyordur. Belki de ev, sadece huzurla eşlik eden bir yol arkadaşıdır. Ama bildiğim bir şey var: Her “ben geldim” dediğimde bir yer içimde “hoş geldin” diyorsa, işte orası ev olmaya en yakın yerdir. Bizim içindeki o “evsizliğe” sarılmak istedim bu satırlarla. Çünkü bazen ev, bulunduğun yer değil… Kendini en az yargıladığın, en çok anlaşıldığın yerdir.