Nerede Hata Yaptık? Bir zamanlar üniversite mezunu olmak bir ayrıcalıktı. Bugün ise her köşe başında bir "diplomalı işsiz" var. Her yıl binlerce gencimiz üniversitelerden mezun oluyor, ama hayatın en temel sorularına bile cevap veremeden mezun oluyorlar: Ben kimim? Ne istiyorum? Ne yapabilirim? Eğitim sistemimiz, öğrenciyi hayata hazırlamaktan çok, sınavdan sınava koşturmaya odaklı. Sanki bir yarıştayız ve sadece birinci gelenin kıymeti var. Oysa gerçek hayat böyle değil. Gerçek hayatta merak eden, düşünen, cesaret eden ve yanılmaktan korkmayan insanlar başarıya ulaşıyor. Bizim sistemde ise hata yapmak yasak, sorgulamak yaramazlık sayılıyor. Sınıflar dolu, zihinler yorgun, kalpler sessiz. Birçok öğrenci okula sadece zorunluluktan gidiyor. Çünkü çoğu, öğrenmenin değil sadece geçmenin peşinde. Peki suç kimde? Veliler çocuklarının "iyi bir iş" bulmasını istiyor. Öğrenciler sadece sınav geçmeye çalışıyor. Öğretmenler sistemin kıskacında, müfredata yetişmekle meşgul. Devlet ise çoğu zaman eğitimi sadece istatistiklerle ölçüyor: Kaç mezun verdik, kaç okul yaptık, kaç tablet dağıttık… Ama kimse şu sorunun cevabını aramıyor: Bu eğitim sistemi çocukları gerçekten hayata hazırlıyor mu? Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil, bir bireyi inşa etmektir. Ama biz yıllardır “başarı”yı sadece akademik puanlarla ölçtük. Karakteri, yaratıcılığı, problem çözme becerisini, empatiyi görmezden geldik. Sonuç ortada: Çok bilen ama az düşünen, çok konuşan ama az anlayan bir kuşak yetişiyor. Üstelik her şeyin bu kadar hızlı değiştiği bir çağda hâlâ onlarca yıl öncenin yöntemleriyle eğitim vermeye çalışıyoruz. Ezberci, tek yönlü, sınav odaklı bir sistemle çağın ruhunu yakalayamayız. Bugünün çocukları robot değil, ruhu olan bireyler. Onlara mekanik değil, anlamlı bir öğrenme süreci sunmalıyız. Artık diploma değil, yetkinlik zamanı. Ezber değil, deneyim zamanı. Not değil, nitelik zamanı. Velhasıl, eğitim sistemimizi yeniden düşünmenin zamanı geldi de geçiyor. Yoksa iyi okullardan mezun olan ama hayatta yolunu bulamayan bireylerle dolu bir toplumda yaşamaya devam ederiz. Ve unutmayalım ki, “Eğitim bir ülkenin geleceğini belirler. Ya doğru yatırım yaparız ya da geleceğimizi kaybederiz. Ortası yok.”