Çölyak Hastalığı ve Gluten Hassasiyeti Otoimmün hastalıklarından biri olan çölyak hastalığı sıklıkla görülen bir hastalıktır. Buğday, çavdar ve arpa gibi tahıl ve tahıl ürünlerini tüketen ve gluten proteinine karşı genetik yatkınlığı olan kişilerde ortaya çıkan bir bağırsak emilim düzensizliğidir. Buğdayda bulunan gliadin, çavdarda bulunan sekalin, arpada bulunan hordein prolamin proteinlerin tüketilmesi sonucunda ortaya çıkan gıda alerjisidir. Başka bir tanımda ise immün sistemin rol aldığı, genetik olarak yatkın olan kişilerde gluten yahut diğer prolaminlerin vücuda alınması ile ortaya çıkan bir enteropatidir. İmmünolojik olan bu reaksiyon, ince bağırsağın iç yüzeyinde bulunan ve besin emilimini sağlayan çıkıntılara zarar vermekte ayrıca mineral gibi vücudun gereksinim duyduğu besin maddelerinin emilimini azaltmaktadır. Sıklıkla görülen bir hastalık olmasına rağmen hâlâ bile teşhis edilmeyen birçok hasta bulunmaktadır. Çölyak hastalığı genetik faktörlerin (HLA ve HLA olmayan genler) etkili olduğu bir hastalıktır. İnsan lökosit antijeni-HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 en temel genetik faktörlerdir. Dolayısıyla Çölyak Hastalarının %95’inden fazlası da HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 doku gruplarından en az birini taşımaktadırlar. Bu genetik faktörlerin dışında immünolojik ve çevresel etmenler de çölyak hastalığının ortaya çıkma ihtimalini artırmaktadır. Çölyak hastalığı erken çocukluktan yaşlılığa kadar herhangi bir yaşta ortaya çıkmaktadır ve kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülmektedir. Bu anlamda Türkiye’de çölyak hastaların yaşamlarını rahatlıkla sürdürebilmeleri için değişik çalışmalar yapılmıştır. Faraza Sağlık Bakanlığı tarafından Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversiteler ve özel sektör iş birliğinde “Erişkin Bazı Metabolizma Hastalıkları ve Çölyak Hastalığı Kontrol Programı 2019-2023” hazırlanmıştır. Bu program kapsamında çölyak hastalarının kendi beslenmelerine yönelik ürünlere kolayca ulaşabilmeleri için marketlerde, havaalanlarında, tren garlarında, AVM’lerde farkındalık çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca “Çölyakla Yaşam Derneği” gibi dernekler de kurulmuştur. Çölyak hastaları için tek tedavi yönetimi, glutenin hastaların beslenmesinde tamamen çıkarılmasıdır. Aynı zamanda çölyak hastaları dışında gluten hassasiyeti yani gluten intoleransı ve buğdaya alerjisi olan kişilere yaşamları boyunca glutensiz bir beslenme anlayışı önerilmelidir. Bu bağlamda çölyak hastaları ve gluten hassasiyeti olan kişiler için üretilen, satışa sunulan ve market raflarına koyulan gıdaların özel bileşimleri ve etiketleme bilgileri, normal sağlıklı kişiler için satışa sunulan gıdalardan açıkça ayırt edilmeli ve bu hususa oldukça dikkat edilmelidir. Bir diğer husus ise bu gıdaların enerji değerleri ve besin öğesi değerlerine ait referans alım oranları yönünden incelenmeli, ulusal üretim ve tüketim profili ile birlikte tüketicilerin yaş ve cinsiyetlerine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Sonuçta çölyak hastaları ve gluten hassasiyeti olan kişiler için olabildiğince herkesi bilgilendiren çalışmalar yapılmalıdır ve özellikle toplu tüketim yerlerinde; kız yurtları, erkek yurtları gibi yerlerde bu durum göz ardı edilmemelidir. Titizlikle hareket edilip mağduriyet yaşanmamalıdır çünkü herhangi bir tanı gecikmesi ölüm ile sonuçlanabilmektedir.