Mizgin Satı/Fizyoterapist

Tarih: 10.04.2025 01:25

Çalışan Kadınların Zorlukları

Facebook Twitter Linked-in

Çalışan Kadınların Zorlukları: Her Güne Bir Mücadele

Kadın olmak, birçok toplumsal, kültürel ve ekonomik dinamiği içinde barındıran bir kimlikken, çalışan bir kadın olmak, bu kimliği aynı anda birden fazla rol ve sorumlulukla taşımak anlamına gelir. Gündelik hayatın telaşında, kadınlar yalnızca iş dünyasında var olmanın değil, aynı zamanda evde, ailede ve sosyal yaşamda da farklı roller üstlenmenin sorumluluğunu taşır. Bu yazımda, çalışan kadınların karşılaştığı zorluklara derinlemesine bakmak, toplumsal eşitsizliği ve sistemsel engelleri sorgulamak istiyorum.

1. İki Dünyada Birden Yaşamak: İş ve Aile Arasında

Birçok kadının yaşadığı en temel zorluk, iş hayatı ile aile hayatı arasında denge kurmaktır. Erkeğin çalıştığı bir dünyada, kadın hala evin "gözaltındaki" yöneticisi, çocuğun bakıcısı, temizlikçi, yemek yapıcısı ve bazen de eşine destek olan bir rol üstlenmektedir. Bu görevler zaman zaman, iş yerindeki sorumluluklarla çatışabilir ve bir kadın her iki dünyada da "tam" olabilmek için harcadığı eforla tükenmiş hissedebilir. Bir işte başarılı olmak, iş yerindeki kariyer yolculuğunda ilerlemek kadınları tatmin etse de, eve geldiğinde bekleyen işler, çocukların ihtiyaçları ve eşin beklentileri bir başka baskı noktasıdır.

Toplumda kadınların evdeki "görünmeyen" emeği çoğu zaman değer görmezken, bu yükleri taşımak kadınları fiziksel ve duygusal olarak yorabilir. Kadın, eve geldiğinde de "tam" bir anne, eş ve ev hanımı olmak zorunda hisseder. Bu durum, bir kadının profesyonel hayatındaki başarılarıyla da çelişebilir. Kadınlar, hem iş yerindeki performanslarıyla hem de evdeki rollerini dengede tutmaya çalışırken, yalnızca dışarıdan takdir görmekle kalmaz, içsel bir tatmin de arayışındadır.

2. Cam Tavan: Sınırları Aşmak

Çalışan kadınların karşılaştığı bir başka büyük zorluk ise, "cam tavan" denilen kavramla ilişkilidir. Kadınların kariyer basamaklarını tırmanırken karşılaştığı görünmeyen engeller, onların liderlik pozisyonlarına gelmelerini zorlaştırır. İş dünyasında hala erkeklerin hakimiyetinin olduğu birçok sektörde, kadınların yükselme şansı sınırlıdır. Kadınlar, erkeklerin üzerinde kurduğu toplumsal yapılarla karşı karşıya kalırken, onlar için gerekli olan fırsatların genellikle daha az olduğu bir ortamda mücadele etmek zorundadırlar.

Yine de kadınların profesyonel yaşamlarındaki engeller sadece kariyer basamaklarını tırmanırken karşılaştıkları sınırlamalarla ilgili değildir. Aynı zamanda, kadınların "açıkça" liderlik rolü üstlenmelerinin bile hoş karşılanmadığı bir kültürle de mücadele etmeleri gerekir. Erkeklerin liderlik becerileri, genellikle "doğal" ve "doğal liderlik" olarak kabul edilirken, kadınların bu özellikleri sergilemeleri bazen aşırıya kaçmış, tartışmalı ya da hoş görülmeyen bir duruma düşebilmektedir.

3. Çift Standartlar ve Cinsiyetçi Yargılar

Bir başka önemli zorluk ise, çalışan kadınların karşılaştığı çift standartlar ve cinsiyetçi yargılardır. Kadınlar, iş yerlerinde sıklıkla hem işin gerekliliklerini yerine getirmeye çalışırken, hem de kadınlıkları üzerinden yargılanırlar. Bir kadın işyerinde kararlı ve güçlü bir duruş sergilediğinde, çoğu zaman "agresif", "hırslı" ya da "erkeksi" olarak nitelendirilebilir. Oysa aynı tavırlar bir erkek tarafından sergilendiğinde, bu özellikler "liderlik" ya da "başarı" olarak değerlendirilir.

Çalışan kadınlar, zaman zaman işyerlerinde cinsiyet temelli ayrımcılıkla da yüzleşirler. Bu ayrımcılıklar bazen doğrudan sözlü saldırılarla değil, daha ince, dolaylı biçimlerde ortaya çıkar. Kadınların maaşları, erkeklerle aynı pozisyonda olan erkeklerden daha düşük olabilir. Kadınlar, aynı görevleri yerine getirseler bile, daha düşük performansla yargılanabilir veya işyerinde daha fazla göz önünde oldukları için fazla denetim altına alınabilirler.

4. Bedenin Harekete Geçmesi: Fiziksel ve Duygusal Yük

Çalışan kadınların bir diğer karşılaştığı zorluk, toplumsal beklentilerin bedenlerine olan etkisidir. Kadınlar, hem estetik hem de fiziksel olarak toplumun yüksek beklentilerine cevap verme konusunda baskı hissederler. Annelik ve kadınlık arasındaki dengeyi kurarken, kadınların vücutlarıyla ve bedenleriyle ilgili sorunlarıyla da başa çıkmaları beklenir. İdeal anne olmak, aynı zamanda estetik açıdan da "doğru" görünmeyi gerektirir. Çalışan bir kadın, evdeki annelik rolünü, iş yerindeki profesyonel imajını ve aynı zamanda toplumun güzellik algısını dengede tutmaya çalışırken, bu üçlü yük fiziksel olarak ağır gelebilir.

Ayrıca, çalışan kadınların duygusal yükleri de azımsanamaz. Birçok kadın, kendini hem işteki başarısı hem de evdeki mutluluğu için sorumlu hisseder. Bu duygusal baskılar, kadınları yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da yıpratabilir. Kadınların duygusal yükü, genellikle gözle görülmeyen bir yük olarak kalır, fakat bu, kadınların içsel dünyalarında büyük bir etki bırakır.

5. Zorunlu Toplumsal Çift Yük: Kadın ve Kariyer

Çalışan kadınlar, aynı zamanda toplumsal normların oluşturduğu "mükemmel kadın" imajıyla da baş etmek zorundadır. Kadınlar, her anlamda "tam" olmalıdırlar. Hem profesyonel başarıyı hem de mükemmel anneliği, eşliği ve kadınlık rollerini bir arada yürütebilen kadınlar takdir edilirken, bu hedeflere ulaşmaya çalışan kadınlar büyük bir baskı hissederler. Kadınların iş dünyasında var olabilmeleri için, her anlamda kendilerinden beklenenin çok daha fazlasını vermeleri gerekir. Bu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğurduğu bir zorunluluktur.

Sonuç olarak, çalışan kadınlar, her gün yeni zorluklarla karşı karşıya kalmakta, bu zorlukları aşarken ise hem dışarıdaki dünyaya hem de kendi iç dünyalarına karşı farklı bir denge kurma çabası içindedirler. Toplumun kadınlardan beklediği "mükemmel" olmak her gün bir yük haline gelirken, kadınlar bu yükleri kaldırabilmek için yalnızca fiziksel değil, duygusal ve psikolojik bir mücadele de verirler. Kadınların hak ettikleri eşitlik, sadece iş yerinde değil, hayatın her alanında da geçerli olmalıdır. Çalışan kadınların, toplumsal eşitlik için verdikleri mücadele, sadece kendileri için değil, tüm toplum için büyük bir adımdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —