Diyarbakır - Tarihi önemiyle bilinen, Peygamberimiz Hz. Süleyman (a.s.) ve 27 Şehit Sahabe'ye ev sahipliği yapan Hz. Süleyman Camii ve Türbeleri, son dönemde bazı ziyaretçilerin duvarlardaki boşluklara küçük taşlar koyarak dilek dileme uygulamalarıyla gündemde. Bu davranış, bir kesim tarafından "batıl inanç ve cehalet" olarak nitelendirilirken, diğer bir kesim ise durumu yüzyıllık bir "gelenek" olarak görüyor.
K21 Haber - Caminin ve türbenin tarihi duvarlarındaki oyuklara yerleştirilen bu küçük taşlar, özellikle dileklerinin gerçekleşmesini uman vatandaşlar tarafından bir ritüel olarak sürdürülüyor. Gelenekselleşen inanışa göre, deliklere yerleştirilen taşların düşmemesi, dilenen dileğin kabul olacağına işaret ediyor.
Ancak bu görüntüler, İslami hassasiyet taşıyan ve modern düşünceyi benimseyen birçok kişinin tepkisini çekiyor. Konuyla ilgili görüş bildiren vatandaşlar, cami ve türbelerin kutsiyetine vurgu yaparak bu tür uygulamaların "saygısızlık" olduğunu belirtiyor. Bir vatandaş, "Cami Allah'a ibadet edilen mekandır. Dileklerimizi yalnızca O'ndan dilemeliyiz. Duvarlara taş koymak gibi aslı olmayan inanışlar bu mübarek mekanlara zarar veriyor ve İslam'ın özüne aykırı," diyerek tepkisini dile getirdi.
Eleştirilerde ortak vurgu, bilimin ve eğitimin bu kadar ilerlediği bir çağda bu tür batıl inanışlara itibar edilmemesi gerektiği yönünde. Eleştirenler, bu davranışların kaynağının cehalet olduğunu ve bu tür hurafelerin bir işe yaramayacağını altını çizerek belirtiyor.
Öte yandan, yıllardır süregelen bu uygulamanın bir inanç pratiği değil, kültürel bir gelenek olduğunu savunan ziyaretçiler de bulunuyor. Geçmiş yıllarda Diyarbakır Müftülüğü'nün de bu tür "çaput bağlama, taş koymak gibi aslı olmayan inanışların hurafe olduğu" yönünde açıklamaları olmasına rağmen, bu pratiklerin bölgede yüz yıllardır devam ettiği gözlemleniyor.
Hz. Süleyman Camii ve 27 Şehit Sahabe Türbesi'ndeki bu "taşlı dilek" uygulaması, dini inanç ile kültürel gelenek arasındaki ince çizgiyi ve batıl inançlarla mücadele konusundaki toplumsal tartışmayı bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Sizce bu tür uygulamalar kültürel mirasın bir parçası mıdır, yoksa terk edilmesi gereken batıl inançlar mıdır?
KAYNAK: K21 HABER